Ne çok sevinmiştik!
İki gün diyip geçmeyeceksin, iki güne neler sığar tahmin
edebiliyormusun ? Hangi hastane, kıyafetler, araba, fotoğraf ve videolar.
Kafamda deli sorular belirivermişti.
O sabah tıklım tıkış bir otobüse binmiştim, halbuki ne çok
özenirdim “hamileyim“ yer verebilir misiniz diyenlere ama demeden ayakta 40 dakika otobüs yolculuğu yapmıştım( İstanbul trafiği malum) şükür iş yerime
varabilmiştim. O günün iş planında ağaç a.ş. gidilip bahçe için çiçek seçilecekti.
İş verenim bayan olduğu için hamilelikte yükümü azaltma kararı alıp o gün benim
gitmeme izin vermemişti. İyiki de vermemiş yoksa kendimi yordum diye dövünüp
duracaktım.
Kan tutmayan insanın kan gördüğünde bu kadar kötü olacağı
tek sahne düşük tehlikesi yaşadığı andır. Saçımdan ayak tırnağıma buz
kesti tabirini yaşadım. Şoku atlattıktan sonra iş yerime en yakın hastaneye
gittim, neden kendi doktoruma
gitmediğimin sorusunun cevabını halen kendime veremiyorum. İlk karar ve yanlış
karar.
Kadın doğum doktorları hamileler karşı çok hassas olmalılar
ama ben en gaddarına denk gelmiştim. Muayeneden sonra direk söylenen cümle ‘
düşük başlamış, ne ağlıyorsun dert etme ilaçlarını iç dinlen!!!
· - Ne ağlıyorsun.
· -Dert etme
· -İlaçlarını iç
· -Dinlen
Evet belki o dakika da gözüken durum buydu ama tavır ve yaklaşım bu olmamalıydı. Bunları söyleyen bir kadın doğum doktoruydu ve bayandı. Yaş itibari
ile anne olması çok yüksek gözükse de vicdan yoksunuydu!
Benim canımdan can giderken grip olmuş gibi evde olmanın
keyfini sürüp yatıp,ilaçlarımı içip dinlenecektim!
Odadan bir an önce çıkıp taksiye bindim yolda doktorumu
aradım olayları anlattım kullanacağım ilaçları söyledi kötüleşirsem nöbetçi olduğunu ve gelmemi istedi. İlaçları içince sanki kanama kesilecek hissi kaplamıştı
benliğimi.
Bir saat sonra şiddetli kanama geçirip doktorun yolunu
tutmuştum. Bugün sanki her şey lehime işliyordu. O gün vatan caddesi
trafiğe kapalıydı emniyete saldırı olmuştu o yüzden yol uzadıkça uzadı benim
için. Sonunda varmıştık hastaneye muayene, ilaçlar iğneler sonrası beklemeye
geçiş.
En zoru ise yatakta ne olacağını bilmeden beklemek…